20 yaşında çiçeği burnunda gazeteci iken tanıdığım Münir Bey örnek aldığım, kişiliğimi etkilemiş insanlardandı. Son zamanlara kadar görüştük. Bakırköy’de ofisi vardı. Allah rahmet eylesin... Unutamadığım bir anıyla yad etmek istiyorum:
Yıl, 1974… 20 yaşında, kadrolu gazetecilik-yazarlıkta ilk yıllarım. Telefon etti bir gün, yarın gel bir çayımı iç, dedi… Ünlü ıhlamurunu içerken sordu: “Baban öğretmen galiba?” Hayır, Almanya’da işçi. “O zaman anneniz öğretmen?” Annem okuma yazma bilmez… “Ağabeyin ya da ablan okumuş biri olmalı?” Benden büyük kardeş yok… “Komşuların içinde çok kültürlü insanlar var anlaşılan.” Keşke olsaydı…
“Yahu Hüseyin, kafam almıyor bir türlü, böyle bir desteğin yoksa bu güzel yazıları, üstelik her gün nasıl yazıyorsun bu yaşında?”
“Karalıyorum bir şeyler valim… Daha başındayım.”
“Nasıl olur, okumayı seven biri olarak yazılarını keyifle okuyorum her gün. Bazı kelimeleri sözlüğe bakarak anlıyorum. Bu yaşta bu kadar geniş kelime dağarcığı…”
“Her halde çok okuduğum için sayın valim…”
Vali beye daha o yaşta, Arapça öğrenmeye çalıştığımı, Osmanlıca kitaplar okuduğumu, hatta bazı notlarımı Osmanlıca tuttuğumu söyleyemedim. Çekindim, belki inanmaz diye.
Sonra iyi dost olduk. Telefon ederdi, “Yarın Çal’a gidiyorum, geçerken seni de alalım mı?”
Hay hay…
“Çardak’ta köylere elektrik verme töreni var, seni de götürmek istiyorum.”
Elbette… Ve bir jest, şarteli bana indirtti, ilçe köylerine elektriği ilk ben verdim sanki… Sadece 20 yaşındaki biri için ne gurur!
Allah’tan rahmet diliyorum Münir bey valime. Nur içinde yatar inşallah…
H. GÖKÇE
Yorumlar
Kalan Karakter: