Abdulbaki Erdoğmuş

Abdulbaki Erdoğmuş

[email protected]
[email protected]

Ey Ümmetin Lideri!

23 Temmuz 2025 - 22:10


Ümmet liderliği iddiası; Peygamberler makamına talip olmaktır. Ümmetin son lideri son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s)’dir. Çoğu Müslüman, siyasi liderleri için telaffuz edilmese de dolaylı olarak Muazzez Peygamber Hz. Muhammed’in (s) makamı olan ümmet liderliği konumunu uygun bulur ve itaat etmeyi zorunlu görür.
Benim kanaatime göre bu iddiayı onaylamak, desteklemek, taraftarı olmak mesnetsiz, asılsız ve imkânsız bir hayalin peşine takılmaktır. Realize edilmesi mümkün olmadığı halde Müslümanlar arasında yaygın bir iddia olduğunu da belirtmeliyim.
Tarih boyunca ve günümüzde de söz konusu iddialar hiç eksik olmadı. Ülkemizde AK Parti iktidarıyla birlikte R. T. Erdoğan için “ümmet liderliği” yüksek sesle, organize ve örgütlü biçimde kamuoyuyla paylaşıldı ve gönüllü bir toplumsal destek sağlandı.
Söz konusu kabul ve destek AK Parti ve ülkeyle de sınırlı kalmayarak neredeyse dünyanın her bölgesinde, özellikle ezilen Müslüman toplumlarda açıkça ortaya çıktı. CB Erdoğan’ın fotoğrafları her yürüyüş ve gösteride sevgi, saygı ve bağlılıkla taşındır. CB Erdoğan artık yalnız Türkiye Cumhuriyeti’nin karizmatik cumhurbaşkanı değil, ümmetin de beklenen lideri olmuştu.
Hakkını teslim etmek zorundayım ki, CB Erdoğan’ın “ümmet liderliği” iddiası geleneksel Müslümanlık anlayışında beklenenden çok daha fazla karşılık bulmuştur. Yüz binlerce, belki de milyonlarca Müslüman, bu iddianın gerçekliğine inanmakta ve desteklemektedir.
CB Erdoğan’ın da “ümmet liderliği” iddiasına inandığını, kendisini ümmetin lideri olarak gördüğünü ve bunda samimi olduğunu da düşünüyorum. Bu nedenle ve yüreğimin derinliklerinden gelen bir hissiyatla CB Erdoğan’a açık bir çağrı da bulunmak istedim:
Ey ümmetin lideri!
Filistin-Gazze’de on binlerce insan katledilirken, dünyanın gözü önünde soykırım suçu işlenirken ve kadın, çocuk, bebek, yaşlı, genç, her gün yüzlerce insan açlıktan, hastalıktan ölürken neden ümmet liderliği sorumluluğunuzu yerine getirmiyorsunuz?
Müslüman kardeşleriniz açlıktan ölümle pençeleşirken, siz cumhurbaşkanı, partiniz de iktidar olduğu halde kardeşlerinize bir ekmek dahi ulaştırılmıyorsa bunun vebali yok mu?
Cumhurbaşkanı olduğunuz ülke limanlarından İsrail’e aralıksız kalkan yük gemilerinden habersiz olduğunuzu düşünmüyorum. Bir kez sevkiyatı durdurmadığınıza göre bunun mutlaka bir nedeni olmalı. Nedenini, liderliğini yaptığınız ümmetle paylaşmanız gerekmez mi?
Ümmetiniz katliamdan, hastalık ve açlıktan kırılırken, kimsesiz, çaresiz bir durumda feryat ve figan ederken ve doğrudan size seslenmesine rağmen neden çığlıklarını duymuyorsunuz ve yardımlarına koşmuyorsunuz?
Sizin bir bildiğiniz mutlaka vardır ancak yaşanan mezalim karşısında bizlerin mecali artık kalmadı.
Ümmetin lideri olarak aşağıdaki ayeti bilmiyor olmanız mümkün değildir. Yine de kişisel bir sorumluluk gereği olarak hatırlatmak istiyorum:
“Size ne oluyor da Allah yolunda savaşmayı ve “Ey Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu topraklardan kurtarıp özgürlüğe kavuştur ve rahmetinle bizim için bir koruyucu ve destek olarak bir yardımcı gönder” diye yalvaran çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmayı reddedersiniz?” (Nisa/4:75)
Bugün için Siyonist İsrail ve Başbakanı Natanyahu’dan daha zalim kim olabilir?
Zulüm ve zalimlerle savaşmak için sizin için bundan daha büyük bir fırsat ve cihat olabilir mi? Nasıl olur da bu sorumluluktan kaçarsınız?
--
Ey ümmet lideri!
Savaşmaya gücünüz olmayabilir ancak mazlum bir halka uygulanan ablukayı kaldırmaya gücünüzün yettiğini biliyoruz. Çıkıp ABD Başkanı Trump’a “ablukayı ya siz kaldırırsınız ya da ben kaldırmayı bilirim” diyerek tavrınızı ortaya koyabilirsiniz. En azından İsrail’le ticari ve siyasi ilişkilerinizi “abluka kalkıncaya kadar” askıya alabilirsiniz? Sizi bunu yapmaktan alıkoyan sebep nedir?
Ümmet lideri olarak bunu yapmıyor veya yapamıyorsanız, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak bunu yapmak durumundasınız ve yapabilirsiniz de. Çünkü AK Parti yerine başka bir iktidar ve sizin yerinizde de başka biri cumhurbaşkanı olsaydı, iktidarına dahi mal olsa emin olun ki insanlık ve Türkiye itibarı için her türlü riski göze alarak ya ablukayı kaldırır ya da ilişkileri keserdi.
Sizden de insanlık adına Gazze’de yaşanan vahşete, açlığa, barbarlığa son verilmesi için İsrail’den ablukayı kaldırmasını, aksi halde abluka kalkıncaya kadar ticari, askeri ve diplomatik ilişkileri kesmenizi talep ediyorum.
Müslümanlığımızdan da insanlığımızdan da utanç duyar hale geldik. Bu utançla yaşamayı kendim için bir zillet görüyorum. Zillet içinde yaşamaktansa ölmeyi arzular hale geldim. Çağrım bireyseldir ve sadece beni bağlar ancak benim gibi düşünen milyonlarca insan olduğundan emin olun. 
Ayrıca İsrail’le ilişkilerin devam etmesi, Türkiye’nin de itibarını zedelemektedir. 
Benim gibi düşünenleri kendi ümmetinizden saymayabilirsiniz! Sizler gibi düşünen Müslümanlar olarak görmeyebilirsiniz! Siyasi düşüncemizi aykırı bulabilirsiniz! Kendinizden veya kendinize yakın görmeyebilirsiniz! Zaten benim böyle bir iddiam da yoktur. Ancak insanlık adına bu talebimi yok saymamalısınız.!

Abdulbaki Erdoğmuş

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum