DENİZLİSPOR 3. LİGE DÜŞTÜ!

DENİZLİ'YLE İLGİLİ HERKES BU YAZIYI DİKKATLE OKUSUN. BAZI ŞEYLERİ İLK DUYACAKLAR! UEFA'DA EN BAŞARILI 5 TAKIMDAN BİRİ ve SÜPER LİG TARİHİNİN TESCİLLİ EN İYİ 18. TAKIMI DENİZLİSPOR 3. LİGE DÜŞTÜ! Ayıp, önce yönetimin sonra Denizli'nin!

DENİZLİSPOR 3. LİGE DÜŞTÜ!
21 Nisan 2024 - 23:28
Hüseyin Gökçe yazdı:

Süper Lig tarihinde en fazla puan toplayan takımlar arasında en iyi 18. takım konumundaydı. Avrupa'da ise 2002-03 sezonunda UEFA Kupası'nda 4. tura kalmıştı. Ayrıca 2021'de Galatasaray'a 9 gol atarak 2. defa kupadan eleyen sanırım tek takım. 

Altay, Eskişehir, Bursa ve Denizli gibi köklü takımların 3. lige kadar düşmeleri sportif olduğu kadar sosyal bir olaydır, incelenmeye değer. Düşüsün hep varlıklı şehirlerde yaşanması, "Başka alanlarla güçlü doygunluk yaşıyorlar, sportif başarıya ihtiyaçları yok!" yorumu yapılsa da başka sebepler de olmalı bana kalırsa.

Denizlispor'la bağım kulübün kuruluş tarihinden yani 1966'dan önceye dayanır... Şehir stadının hemen karşısı Meryem teyzemin eviydi ve oğlu Ahmet Irmak abi (Ünlü Meserret'in karşısındaki Irmak Tuhafiye) maç günlerinde stadın kapısında görevliydi. Ne zaman istesem açık tribüne bedava girerdim. 9 yaşında ilk maçıma gittiğimde Denizlispor kurulmamıştı.

1968'de, 14. yaşımı sürerken futbolcuların daimi kamp yaptığı İkinci Ticari Yol'daki Narin Oteli komşumuzdu, sahibi beni severdi. Babamın işyeri de hemen orada olduğundan hep oteldeydim. Necip Fazıl'ın oğlu da Denizlispor'da 3. kaleciydi. Denizlispor başkanı bana yarı şaka yarı ciddi, "Seni gönüllü kamp müdürü yaptık, takıma sahip çık" demeye başladı. Kaleci Erol, Ati, Çamur Ali, B. Bülent, Feridun, Sâki hep oradaydı. Yani tüm bekar oyuncular. Sadece Melih, kaleci Nevzat ve bir-iki oyuncu evliydi. Kimsenin özel aracı olmadığı için onlarla birlikte akşamları sinemaya filan giderdik yürüyerek. Dönüşte geç kalmayalım diye onlar koşardı ben de onlara uyak uydururdum.

Bazı futbolcular özellikle çok severdi beni. Tertib-i Selât olduğumdan namazımı aksatmazdım. B. Bülent bir gün, "Bu yaştaki ciddiyet ve namaza düşkünlüğünden etkileniyorum, bana da namazı öğretir misin?" dedi. Namaz kılmaya başladı, sonra Kur'an okumayı da öğrettim. Hacettepe'den gelen Konyalı Mehmet de düzenli namaz kılardı. Hatta bu yüzden antrenör Altan Santepe'nin N. Fazıl'ın oğlu Osman gibi  onu da takıma almadığı söylenirdi. 

Kaleci Erol abi de çok severdi beni... Yeni bir takım elbise diktirmişti ama göğüs cebi biraz yukarıda diye bir türlü sevememişti. "Hüseyin, bunu sana hediye edeyim, büyüyünce giyersin" dedi. Aldım eve götürdüm. Babam, "Erol 1.85 boyunda, senin o kadar uzama şansın yok" deyince güzelim takımı başkasına hediye ettik.

Denizlispor'un bir numaralı kurucusu Beden Terbiyesi Müdürü Yakup Ünel'e çocuk aklımla atar tutar, "Takımın renkleri niye yeşil-siyah? Yeşil tamam da siyah ne?" derdim. Sonradan öğrendim ki, Yakup bey İstanbul'da Darüşşafaka mezunuymuş. Okulun renkleri de yeşil-siyah olduğu için ısrar etmiş ve dediğini kabul ettirmiş. Bana göre Pamukkale'den dolayı Denizlispor'un renkleri yeşil-beyaz olmalıydı. Hala da öyle düşünürüm. Kulüp şirketleşirken renkleri de yeşil-beyaz yapılmalı bence... H. GÖKÇE

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum