Zekeriya Herdem

Zekeriya Herdem

Uzmanından Öneriler
[email protected]

SUHTE İSYANLARI

03 Aralık 2025 - 18:39


Osmanlı tarihinin dikkat çekici hadiselerindendir. 16. yüzyılın ikinci yarısında başlayan ve 17. yüzyıl başlarına kadar süren olaylar, devrin kaynaklarında genellikle “Suhte fesâdı” olarak anılır. Suhte: Osmanlı da medrese öğrencisidir.

Kanuni Sultan Süleyman'ın Anadolu'nun her yerinde medrese açtırması, toprak rejimini çökerten “Çift Bozan” sonucu işsiz kalan köylülerin kentlere göç etmesiyle düzen bozulmaya başladı. Medreselere yığılan gençlerin mezun olduktan sonra yeterli miktarda; naiplik, kadılık ve müderrislik makamı olmadığından, işsizlik sorunu ortaya çıktı. 

Devlet içindeki kurumlar babadan oğula geçmekteydi. “Beşik Ulemâlığı”  gibi haksız ve liyakatsiz insanlara makam sağlanıyordu. İlmiyede yükselme, rüşvet ve iltimasla mümkün hale gelmişti. Tedrisattan akli ve matematik ilimlerin kaldırılması ve nihayet kapasitenin üzerinde talebenin olması medreselerin sürdürülen geleneğini bozmuştu…

Suhte İsyanları, II. Selimden itibaren öğrencilerin eşkıyalığa başlayarak eyleme geçtikleri olaylar silsilesidir. Akla hayale gelmeyecek türden işkence, tecavüz, soygun ve zulümde bulunmuşlardı…

Kanûnî Sultan Süleyman’ın oğulları Selim ve Bayezid’in taht mücadeleleri, Osmanlı-İran ve Avusturya savaşları sebebiyle Celâlilerle bağlantılı olarak yüzyılın sonuna kadar sürdü. Bu süreçte Suhteler halk üzerinde baskı kurarak köy ve kasabaları yağmaladılar. Cer(menfaat), nezir(adak) ve kurban adıyla haraç almaya başladılar. Hatta kız, kadın ve oğullarını bile kaçırdıkları gibi, bazen devlet görevlilerine de saldırıyorlardı. Devlet bunları haydut çeteler olarak ilan edip küçük yerel medreseleri ortadan kaldırıldı…(1)
Neticede; Suhte ayaklanmaları sebebiyle medrese eğitimi, imparatorluğun üç büyük başkenti; İstanbul, Bursa ve Edirne'de toplandı…

500 Yıl önce, medrese öğrencilerinden kaynaklanan isyanlar, Son yıllarda hızla artan, Üniversite sayıları eğitim kalitesini düşürürken diplomalı işsiz sayısını da arttırmaktadır.
*Türkiye de Üniversite Sayıları: 2002 Yılında Devlet ve Vakıf Üniversiteleri toplamı 93’ken. 2024 Yılında Devlet ve Vakıf Üniversiteleri toplamı 209’a çıkmıştır…                                         
*Her ilde ve bazı ilçelerde üniversiteler açıldı. Üniversiteler il merkezindeyken bazı fakülte ve yüksek okullar ilçelerde açıldı. Taşrada üniversite ve fakülte kurulması 1982’de başladı. 2002 den sonra hızlanarak yaygınlaştı.
*2023-2024 akademik yılında Üniversitelerde ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeylerinde toplam 6,9 milyon öğrenci mevcuttur,
*Nüfusu bize yakın ülkelerden, Almanya da, nüfus: 83 milyon, öğrenci:3,04 milyon; Fransa nüfus: 67 milyon, öğrenci: 2,4 milyon. İngiltere nüfus: 66 milyon, öğrenci: 2,4 milyon üniversite öğrencisi vardır. Kısaca ülkemizdeki öğrenci sayısı 2002 den bu yana 4 kat artmıştır, adı geçen ülkelerin öğrencisinden bizdeki öğrenci sayısı yaklaşık 3 kat fazladır. 
*Türkiye deki bazı fakülte sayıları: Hukuk- 88, İİBF- 197, İnşaat mühendisliği- 126, Eğitim- 92, Ziraat- 33 ve Veteriner Fakültesi- 31’dir… 
*Türkiye’de 1970’li yıllarda lise diploması olup da iş bulamayan olmazdı. Üniversitelerimiz her yıl yaklaşık bir milyon mezun veriyor, mezunların çoğunluğu iş bulamıyor. TÜİK raporuna göre Türkiye'de İşsiz, eğitime katılmayan ve öğrenci olmayan 15- 24 yaş grubunda 5 milyon “Ev genci” var…
*10 Avrupa ülkesi ve ABD’de öğretim Üyesi (Profesör- Doçent) başına düşen öğrenci sayısı 12- 20 öğrenciyken, Türkiye’de 2019 yılı itibarıyla, Doçent Profesör başına düşen öğrenci sayısı 46’dır. 
*Öğretim Üyelerinin 2002 ile 2019 sayısal olarak artışı yaklaşık 3 kattır. Üniversiteler Kanununa göre doçentlik sınavına bir yabancı dilden, profesörlük sınavına iki yabancı dilden sınava giriliyordu. Profesörlükte dil şartı bire düştü. Doçentlik için tek yabancı dil gerekiyor. Yabancı dil baraj puanı 100 üzerinden 70’ken 65’e indirildi, sonrasında 55 oldu… Doktor öğretim üyeleri için dil şartı kaldırıldı…
Orta öğretimde 6 ve daha fazla zayıfı bulunan, not ortalaması ne olursa olsun öğrenci direkt olarak sınıfta kalır. Buradan 5 zayıfı olan öğrenci ortalamayı tutturursa sınıf geçmektedir. Bu durum lise mezunlarının eğitim kalitesini düşürür. Bu da Üniversite mezunlarına da yansıyor.(2)
Üniversite mezunlarının sayısı artınca doğal olarak ücretlerine yansımaktadır. Özel sektörde 3- 5 Yıl tecrübeli yeni mezun genç mühendis,  40.000 – 45.000 TL Tl/ay ücret alırken, kaynakçı ustası 100 bin TL/ay ve kule vinç operatörü 90 - 150 bin Tl /ay alıyor. Demirci ve kalıpçı günlük 3000 Tl yevmiye ile 84.000 Tl /ay ücret alıyor 
İşsiz Gençlerimiz ekonomik ve sosyal hayattan kopuyorlar ve evde oturuyorlar. Gençlere iş imkânı yaratılmazsa suç örgütleri ve çetelerce suça sürüklenme riski taşımaktadır
Liyakat ve Adalet bozulunca, ekonomi politikası orta sınıfı ezerken, Parlak beyinler ülkeyi terk ediyor!
“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
 Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi?
 «Târîh»i «tekerrür» diye ta’rîf ediyorlar;
 Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Mehmet Âkif Ersoy
ZEKERİYA HERDEM 02/ Aralık 2025 ANKARA
Kaynaklar: 
1-Prof. Dr. Mustafa AKDAĞ Türk Halkının Dirik Düzenlik Kavgası
2- Prof. Dr.Kemal GÖZLER Akademinin Değersizleşmesi Üzerine

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum