Turan ATEŞ

Turan ATEŞ

ADALETİN KILICI
[email protected]

T.C. DEVLETİ, ASKERİ OTORİTE İLE Mİ KURULDU; YOKSA DEMOKRASİNİN KURUMLARI VE KURALLARI İLE Mİ KURULDU?.....

13 Nisan 2024 - 22:01



      Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluş  ve Yükselme dönemlerinde; Askeri Otorite önem kazanmıştır. Osmanlının Kuruluş-Yükseliş Dö-nemlerinde  Askeri Otorite etken olmuştur.
      İmparatorluk GERİLEME Döneminde; Demokrasiye Geçiş dönemleri yaşamıştır.
     TANZİMAT FERMANI ve  peşinden ISLAHAT  FERMANI; bir noktadan DEMOKRASİYE Geçiş benzeri gelişmelerin kokusu  olmuştur.
     Osmanlı Toplum yapısında; Batı Ülkelerindekilere benzer bir EVRİM olmamıştır. BATI Ülkelerindeki, FEODAL Düzenin çöküşü ile  salt yetkili krallıkları  doğurmuş. Sonrada Burjuvazi tipi Demokrasiyi getirmiştir.
      Bizim OSMAMLI İse; Avrupa'nın büyük kısmı ORTAÇAĞ Kalıntısı olan FEODAL Düzen içinde yaşarken;
     Osmanlılardaki TİMAR Sistemi, egemenliğin parçalanması ve  Padişah ile paylaşılması anlamına da gelmiyordu.
      Batı Devletlerinde; FEODAL GÜÇ Sahipleri  güçlerini kaybedip MERKEZCİYETÇİ Sisteme geçerken; Osmanlı da; Timar sistemi çöküyor ve DEREBEYLİKLER kuruluyordu. Halk yığınları Eşkıyalarla savaşıyordu. Osmanlı Otoritesi zayıflıyor ve  Mahalli Güçler etkili oluyordu.
     BATI Toplumlarında, Burjuvazi, toplumdaki tüm  EKONOMİK Gücü elinde toplamış  bir SINIF olmuştur. Bu Sınıf;  PARLEMENTOLU bir Demokrasi ile Anayasal bir düzene geçmiş idi...

       A-SENED-İ İTTİFAK OLAYI:

      Osmanlı Tarihi döneminin  çok önemli bir DÖNÜM noktasıdır.
    1808 yılında, Sadrazam ALEMDAR MUSTAFA PAŞA'nın  talebiyle , İstanbul yakınında silahlı adamları ile  beraber İSTANBUL Yakınında Çadır kuran AYAN ve BEYLER; daha önce hazırladıkları İTTİFAKNAMEYİ  Padişah II. MURAT'ın görevlilerine kabul ettirdiler.
       PADİŞAH Tarafı; entirika ve yiyicilikten uzak bir YÖNETİM Vaat ederken; Ayanda, Devletin İşlerinde PADİŞAHA Yardımcı olacaklardı.
    İlk kez; PADİŞAH FERMANI SINIRLANDIRILIYORDU. Yani Osmanlı DEVLET Otoritesi ilk kez sınırlandırıldı. Yani KEYFİ Yönetime son veriliyordu. Yalnız Hakların  Babadan  oğula geçmesini sağlamıştır.
    Sened-i İttifak " DİRENME HAKKI " olarak yorumlanmıştır.
     Batı TOPLUMLARINDA, FEODAL DÜZEN Tarihe karışmış...Yerine BURYUVA DÜZENİ kurulmuştur.
     Osmanlı Toplumu da; Otoritesini her yerde boyun eğdiren MERKEZİYETÇİ  Devlet yapısına kavuşmuş ama; Derebeylerin egemen oldukları bir DÜZENE Kaymıştır.

      B-ISLAHAT  HAREKETLERİ...

      MEVERET  denen müessese bu dönemde devreye girmiştir. Devleti sonu gelmeyen Savaş yenilgileri de endişeler yaratmıştır. MEŞVERET; Padişahın alacağı Kararların Devletin Bürokrasisi ile beraber alması kararlaştırılmıştır.
      Padişah II.MAHMUT ;                                                                                          
      Adli işler için "Meclis-i  Ahkam-ı Adliye" yi kurmuş ve Yargısal işlemleri bu kuruma bırakmıştır.
       Yönetim işi için; "Dar-ı Şuray-ı  Babiali, Askeri işler için  "Dar-ı Şuray-ı Askeri..." yi kurmuştur.
      Artık OSMANLI Devletinin Danışılan ve görüşü alınan kurumları oluşmuştur.
            BU KURUMLARIN; ANAYASA HUKUK AÇISINDAN Getirdik-leri....
       JÖN TÜRKLER Grubu oluşmuştur... Anayasa  Hukuku açısından çalışmaları da bu grup başlatmıştır. Avrupa Kültürünü benimseyen ve Osmanlıya  taşıyan bir grup yaratmıştır.
      Zayıf da olsa 1.Meşrutiyet getirilmiştir. II. ABDÜLHAMİT'in  talimatı ile Meşrutiyet kapatılmıştır.
      II. Meşrutiyet, İyi ve Namuslu bildiği kişileri İŞBAŞINA Getirmeyi hedeflemiştir.
      Bazı Kabine  Üyelerinden dahi gizli tutulan, ALMANLARLA İşbirliği ve Almanların  Yakın Doğu ile  Planlarına alet olunmuştur. Bir ALMANYA Hayranlığı yaratılmıştır.
      İMPARATORLUK I. DÜNYA SAVAŞINA Sürüklenmiştir.
     Kurtuluş Savaşı, Türk toplumunun  tarihinde  ilk kez haklı olarak SAVAŞA Girmesidir...Sömürüye karşı verilen bir KURTULUŞ Savaşı olsa gerek...
    Bu Savaş yanında Yönetimde bulunan Siyasal Yönetimi  SİYASAL SINIRLAMA kapsamına  alma yetkisi Halka verilmiştir. Artık Devlet içindeki YASAMA, YÜRÜTME ve YARGI Yetkilerinin  ; Montesquieu ruhu ile  paylaşımı görüşü oluştu.
     " MECLİS  ÜSTÜNLÜĞÜ..." ile ifade edilen Meclis Hükümeti sistemi oluşmuştur.
       KURTULUŞ SAVAŞI safhasında  Devletin Yapısının temel özelliği  " MECLİS HÜKÜMETİ SİSTEMİ.."dir.
     Atatürk ,daha sonraları, Meclis  karşısında  daha serbest  çalışabilecek BAKANLAR KURULU... Görüşünü gerçekleştirdi. Böylece  "MECLİS  HÜKÜMETİ SİSTEMİ " yerini PARLEMENTER Sisteme doğru bir ivme almaya başladı.

      C-1921 ve 1924 ANAYASALARININ TEMEL ÖZELLİKLERİ....

      1924 Anayasası, tam olarak; GÜÇLER BİRLİĞİNE Dayanmaktaydı. Yani MESCLİS HÜKÜMETİ sistemidir. Tüm GÜÇLERİN bir Organda toplanması ve GÜÇLERİN birbirinden  ayırarak değerlendirme  düşüncesinin  reddedilme düşüncesinin reddedilmesi tüm İHTİLAL  Rejimlerinin  ortak noktasıdır.
     1924 ANAYASASINDA YARGININ KONUMU;
      1924 Anayasasının 8. Maddesi; " Yargı hakkının ,ulus adına ,usul ve yasaya göre , bağımsız mahkemeler tarafından kullanılacağını..." belirlemekteydi. Ama; Yargı ile Devletin diğer organları arasında tam bir  GÜÇ Ayrılığı yoktur. Mahkemelerin BAĞIMSIZLIĞI ve  HAKİMLİK GÜVENCESİ  " ayrıntılı olarak gösterilmemiştir.
      Anayasa, yasaların  kendi getirdiği  ilkelere  uygun olup-olma-dığını DENETLEYECEK  bir organdan da bahsetmiyordu. Anayasanın 103. Maddesinde  "Hiç bir  kanun Anayasaya  aykırı olamaz. "düzenlemesi var. Ama bu ilke gereği Yasayı bu açıdan denetleyecek bir Yargıç yetkisi de yoktu. O dönemlerde, YHGK. 1931 yılında ki bir kararında; "Yargı görevinde kaldığı sürece bir HAKİM, tarafından  herhangi bir Yasanın  Anayasa hükümlerine aykırı aykırılığından söz ederek, uygulanmasından kaçınılamaz. " kararını  verilmiştir.
     Son dönemlerde de; Hakimlerin güvencesi İktidar Partisinin  tutumu nedeni ile de zedelenmiştir.
      1924 Anayasası; TEK PARTİLİ yanında ÇOK PARTİLİ  Dönemlerin ANAYASASI olmuştur. Ancak; MECLİSİN Çoğunluğunu elde edenler, soyut bir  " MİLLET EĞEMENLİĞİ "ile kendi soyut çoğunluklarını aynı şey saymışlardır. Karşılarına çıkarılan  bir engeli Milletin İradesine  TEHDİT olarak ileri sürülmüştür.
      Çok Partili sisteme geçiş ile  14 Mayıs 1950 Seçimlerde İKTİDAR Değişimine gidilmiştir. DP. Geçerli oyların  DP. %54,9 unu almış ve Milletvekili sayısının da %85,6 sını ele geçirmiştir. CHP. ise geçerli oyların %41 ini alıp, Milletvekili sayısının da % 14 ünü kazanabilmiş-tir.
       D- 1961  ANYASASININ YAPILIŞI;

      27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi sonrası getirilen ANAYASADIR. Bu Anayasa; İnsan Özgürlüğü güvence altına alan; Demokratik ve Laik bir Anayasadır. Bu Anayasa; 27 Mayıs öncesi yaşanan-yaşatılan Siyasi yaşamın  bir ürünüdür.
     Bu Anayasanın Taslağı  İstanbul BİLİM Komisyonunca hazırlan-mıştır. İstanbul Üniversitesi BİLİM KOMİSYONUNCA hazırlanmıştır.
     Tüm sorunların  yeni bir ANAYASA'da , sorunlarının çözümünü beklediği görülmüştür.
     1961 Anayasası, İktidarı sınırlayabilmek için, kişilerin haklarını ve özgürlüklerini ayrıntılı olarak sınırladığı gibi KUVVETLER AYRILIĞI ilkesini de getirmiştir. Siyasal yönetimi de bölmüştür.
     YASAMA ve YÜRÜTME Organlarının çalışmaları  Üzerinde  tam bir YARGI Denetimi getirmiştir.
     YASAMAYI, ANAYASA Mahkemesi, YÜRÜTMEYİ de DANIŞTAY' ın DENETİMİNE Bırakmıştır.
      Siyasal Yönetim; bu ANAYASAYI Türk Toplumu için LÜKS saymıştır.
      12 Mart 1971 Askeri Müdahalesinde  1961 Anayasası sorumlu tutulmuştur. "BU ANAYASA İLE DEVLET YÖNETİLEMEZ..." düşüncesi öne çıktı...
      İnsanımızın maddi-manevi varlığının geliştirilmesi ve İnsan Öz-gürlüğünü sınırlayan -Siyasi, ekonomik  ve sosyal tüm  sınırlandır-ılmalarının  kaldırılmasını, kaldıran bir ANAYASA; Topluma LÜX sayıldı. Halkımız açısından  Anayasa ile  YASAMA ve YÜRÜTME  organlarına  getirilen SINIRLANDIRMALAR, bir LÜXÜN değil; Ve Zorunluluğun belirtisidir.
     Örgütlenme tüm toplumların doğal bir hakkıdır. "Bu Anayasa ile Devlet yönetilmez.." düşüncesi ile PARLAMENTO ve HÜKÜMET İş göremez konumuna geldiği düşüncesi ağır basmıştır...
      12. Mart Öncesinde kim ve kimler sorumludur sorusuna cevap aranmıştır ve Kesin bir cevap da verilememiştir.
      Aslında; 12 Mart öncesi durumun oluşumunda 1961 ANAYASA-SİNİN  UYGULANMASİ  değil; büyük ölçüde  UYGULANMAMASİ etken olmuştur.
     Sonuç olarak; " BİZ bu Ülkeyi HUKUK DEVLETİ İLKELERİ  gerçek-leşmesinde  değil;  Bizim gibi düşünmeyenleri veya davranmayanları rahatça ezmek  gerek..." demişlerdir.
      1961 Anayasası ,bazı  İlkeler yanında;                                                                                      
      DİRENME HAKKİNİ Getirmiştir. 
     DİRENME; Anayasa ve hukuk dişi  tutum ve davranışları  ile MEŞRULUĞUNU Kaybeden  bir İKTİDARA Karşı UYARMA HAKLARİ Vardır...
      İngiliz Bilim Adamı JOHN LOCKE tarafından savunulmuştur.
      DİRENME HAKKI; Bir Devlet içindeki üstün olan gücün halka ait olduğunu... Halkın bunu YASAMA  ve YÜRÜTME Organlarına  devredebileceğini, anacak devrettiği YETKİLER KÖTÜYE Kullanıldığı zaman ; KÖTÜYE Kullananlara  karşı ayaklanabileceği inancıdır.
     DİRENME Sözü, Anayasayı  çiğnemeye kalkışacak  Yöneticiler için bir UYARMA Özelliğini taşımaktadır.
       İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ de; Zülme karşı  direnmeyi ; İNSANIN doğal ve  ZAMANAŞIMINA  uğramayan haklarından saymıştır.
      ANAYASANIN  AMACI; İnsan hak ve  özgürlüklerini, milli daya-nışmayı, sosyal adaleti, kişinin  ve  toplumun  huzur ve refahını  gerçekleştirmeyi  ve güvence altına almayı mümkün kılacak demokratik hukuk  devletini bütün hukuki  ve sosyal  temelleri ile  kurmaktır. Devleti yönetenler, davranışlarını bu temel amaca uygun tutmalıdırlar.
    ANAYASANIN BEKÇİLİĞİNİ ise; tüm kuralların ve kurumların ötesinde ; Milletin  özgürlüğe, adalete ve fazilete aşık evlatlarına düşmektedir.   Ve Anayasa Bekçiliği ile Direnme  hakkı  birbirine bağlanmıştır.
      DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ  SINIRLANABİLİR Mİ? Düşünce tek ba-şına yasaklanamaz. Yasaklanan; istismar etme ve  kötüye kullanma eylemidir. DÜŞÜNCE bir suç ile  yakın veya açık bir tehlike ilişkisi  içinde bulunduğu ölçüde  ve tek başına değil o suçun bir unsuru  olarak değerlendirilir. 
     Temel Ölçü; Dinden, din duygularından veya dince  kutsal sayılan  şeylerden  yararlanmak bunları düşüncenin  birer unsuru olarak kul-lanmak yasak değildir. Yasak olan; Bunların SÖMÜRÜLMESİ ve KÖ-TÜYE Kullanılmasıdır. Yani sömürme ve kötüye kullanma kastıdır.
       1961 ANAYASINA GÖRE  DEVLET  SİSTEMİ...
       Anayasa ; "Güçlü bir YARGI Denetimiyle  sınırlandırılmış klasik PARLEMENTER sistem..." olarak düzenlemiştir.
     -YASAMA Yetkisini kullanan bir Parlamento - Halkın sandık da  SEÇİM ile belirlediği -seçtiği- TBMM....
      -TBMM.nin içindeki çoğunlukça kurulan  ve bu çoğunluğa dayanarak çalışan  bir HÜKÜMET- Bakanlar Kurulu...
       -Sembolik Yetkilere sahip ve sorumsuz bir Devlet Başkanı-Cumhurbaşkanı...
       - Normal Yargı İşlerinin yanında; YASAMANIN  ve YÜRÜTMENİN  Davranışlarını DENETLEYEN  bir YARGI ORGANI....( Anayasa Mahkemesi ve Danıştay...)
                       xxxxxxx

      12 EYLÜL 1980 ASKERİ MÜDAHALESİ Sonrası; KLASİK PARLE-MENTER SİSTEM;  yerini; YARI BAŞKANLIK SİSTEMİNE bıraktı....
       2002 Yılı sonrası da; Demokrasinin bu günkü konumunu hazırlayan SİYASAL Yönetime bıraktı...Ve BAŞKANLIK  SİSTEMİ Oluşturuldu....
       ÖZELLEŞTİRME denen bir Ekonomik Sistem ile  Ekonominin temeli olan Kamu Kurumları ÖZELLEŞTİRİLDİ...
                  xxxxxxxx
       T.C. DEVLETİ; Milletin Desteği ile kuruldu...
       - 19. Mayıs 1919 Samsun'da  doğan SABAH GÜNEŞİ, MİLLETTEN  Destek istedi...                                                                                     
         - AMASYA Kongresinde alınan Kararlar...Halktan SEÇİM Sandığı ile TEMSİLCİLERİN Seçimi Talimatı  verildi.                                    
       - ERZURUM Kongresi ve alınan Kararlar...
       -SİVAS Kongresi ve Alınan Kararlar....
         -Nihayet ANKARADA Toplanan ve Halkın seçtiği Üyelerden oluşan T.B.M.M.
          -Tüm Savaş ve Barışlar için: TBMM Kararları....
          -Nihayet 29 Ekim 1923 Günü CUMHURİYETİN ; TBMM.de Kabulü ve İLANI....
         Yani Şimdiki ve Yurttaşı olduğumuz; T.C. Devleti; Milletin Seçtiği Üyelerin KABÜL OYLARI ile kuruldu....
         Yurdu DÜŞMANDAN Temizleyen; TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ve KOMUTANLARI; her türlü EMİR ve TALİMATI;  o zaman ki TBMM.de aldılar....
      TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ;  Emir ve Talimatları; Türk Halkının Seçtiği TBMM.de alırlar...
       Saygı ile.....

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum