Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI
[email protected]

TELEF OLMAK

01 Mayıs 2025 - 00:24

Bugün Tv haberlerini izlerken, Erdoğan'ın, “Bakalım cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP'li, siyaset girdabında telef olup gidecek” dediğini gördüm. Kulaklarıma inanamadım. Uzun zamandır siyaset dilinin kirli olmasından rahatsızlık duyuyordum ama, ilk defa savaşta bile kullanılmayacak ifadeleri duymaktan büyük üzüntü duydum. Bu nefret ve düşmanlık haykıran dilin arkasındaki ruh halini düşünmek bile istemiyorum. Kendisi camdan okuduğuna göre, acaba diyorum bu ruh hali konuşma metnini yazanın ruh halimidir? Çünkü bu ifadeleri bir Cumhurbaşkanının kullanmasını aklım almıyor.

"Telef olmak" deyimini nerelerde kullandığımızı gözden geçirdim. Çocukluğumda yaylada koyunlarımıza kurt saldırmıştı ve 71 koyunumuz telef olmuştu. Yaylamızda şap hastalığı sebebiyle çok sayıda büyük ve küçükbaş hayvanın telef olduğunu hatırlıyorum. Haberleri dinlerken, bir ilimizde görülen sel felaketi sebebiyle çok sayıda hayvanın telef olduğunu duyarız. Ancak hiçbir hastalık veya felâket nedeniyle çok sayıda insan telef oldu ifadesi kullanılmamaktadır. Demekki "telef olma" deyimi insanlar için değil, hayvanlar için kullanılmaktadır. Şayet sürçü lisan değilse, açıkça hakaret içermektedir. Bu hakareti iade etmek bile siyaset kültüründe olmamalıdır.

"Telef olmak" deyiminin siyaset literatürüne girmiş olması üzücüdür. Ancak hakaret içeren bu söz, siyasetçiler için kullanıldığına göre, çok şükür siyasetçi olmadığım için bu sözün mağduru değilim diyebiliyorum. Siyasette bir heves veya hırs uğruna siyaset girdabında telef olmak varsa, birgün sıra her siyasetçiye gelecek demektir. O gün geldiğinde, bırakın telef oldu demeyi, hatırlatmayı bile dilime yakıştırmak istemem.. Bu vesile ile Cumhurbaşkanlığının bir hizmet makamı değil, heves olduğunu da öğrenmiş olduk. Peki Cumhurbaşkanlığı hevesi uğruna siyaset girdabında telef olmayanlara ne diyeceğiz? Onlar bu ithamdan kendilerini kurtarabilirlermi? Aslında sormaya gerek yok, cevabı bu ifadenin içinde saklıdır.

Telef olmak ifadesi, hakaret içermenin yanında, açık ve net olarak tehdit unsuru da taşımaktadır. Bakın sizden önce Cumhurbaşkanı adayı olanlar, siyasetin girdabında telef olup gittiler. Öncekilere bakın ders alın, karşıma çıkarsanız aynı durumla sizde karşılaşırsınız denilmek istenmektedir. Açıkça adaylık potansiyeli taşıyanlara gözdağı verilmektedir. Diğer yandan bu ifade bir itiraf niteliği de taşımaktadır. Zindana atılanların başka bir suçu yoktur. Onlar Cumhurbaşkanlığı hevesi nedeniyle içerideler anlamına gelmektedir. İtiraf edilmesine gerek yoktu, zaten kamuoyu gerçeği bilmektedir.

Bu ifadeler Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin yeni bir boyuta evrildiğni göstermektedir. Bu koltuk sadece benimdir, kimse heveslenmesin uyarısı vardır. Heveslenen olursa öncekilerin uğradıkları durum ortada denilmektedir. Ben bir yurttaş olarak öğrenmek istiyorum, hep aynı kişi seçilecekse biz bu seçimi neden yapıyoruz? Rusya ve Azerbaycan da olduğu gibi seçimler olacak, ama seçilen daima Erdoğan olacaktır. Ortaya konulan fiillerden durumun bu aşamaya geldiği anlaşılmaktadır. Muhalefet seçimi kazanmış olsa bile, halk böyle takdir etti, buyurun devletin anahtarlarını denilmeyecektir.

Türkiyedeki otoriterlik çağdaş otoriterlik olarak değerlendirilmektedir. Nasıl yani otoriterliğin çağdaşımı olur diye sorabilirsiniz. Evet oluyor, yeni rejimin literatürdeki tanımı "Sultanizm"dir. Bu rejimde düşman hukuku uygulanmaktadır. Bakın mitingler yapılmaktadır. Bunlar kontrol edilebilir mitinglerdir. İşte Erdoğan'ın 2028 yılına kadar nefesleri yetmez demesi bundandır. Mitingler domine edilen eylemlerin sübap noktasıdır ve halkın gazı alınmaktadır. Muhalefet sarı öküzü vermeyecekti. Şimdi eldeki bütün öküzler birer birer giderken, ah hata ettik, sarı öküzü vermeyecektik demenin faydası yoktur.