Dün silah bırakma tiyatrosunun oynandığı Casene Mağarası, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ndeki Süleymaniye şehrinin 50 kilometre batısında bulunmaktadır. Söz konusu mağara, Kürtler için birçok tarihi şahsiyete ve olaya ev sahipliği yaptığı için, sembolik bir öneme sahiptir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında bölgedeki İngiliz yönetimine karşı isyan başlatan Şeyh Mahmud Hafid Berzenci adlı Kürt direnişçi, uzun yıllar bu mağarayı sığınak olarak kullanmıştır. Bu zat kendisini "Kürdistan Kralı" ilan etmesiyle bilinmektedir.
Casene Mağarası, Atatütk'ün Musul'u İngiliz işgalinden kurtarmak için tayin ettiği, milis kuvvetleri komutanı Ali Şefik Özdemir Paşa'nın da karargah olarak kullandığı bir mekandır. Özdemir Paşa, Şeyh Mahmut Berzenci ile, İngilizlere karşı işbirliği protokolunu bu mağarada yapmıştır. Bu durum tarihte Türk-Kürt dayanışmasının sembolü olarak bilinmektedir. Kürt aşiretlerin desteğini sağlamak için, "Bangi Haq" yani "Hakkın Sesi" adlı Kürtçe gazete bu mağara da basılmıştır. Bu nedenle KCK Eş Başkanı Bese Hozat'ın tarihi dayanışma metaforunu vurgulamak için, silahları yakma tiyatrosunu burada sahnelemek istediği söylenmektedir.
Gerçek adı Hülya Oran ve 2013 yılından beri KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı olan Bese Hozat, Tunceli’nin Hozat ilçesine bağlı Taner köyünde, dokuz çocuklu bir ailenin yedinci çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Terörsüz Türkiye Sürecine şiddetle karşı çıkması ile biliniyordu. "Bese Hozat" kod adını, Dersim İsyanı sırasında idam edilen Seyit Rıza'nın eşi Bese'den ve örgüte katılmadan önce hayatını kaybeden bir kadın militanın adından esinlenerek seçmiştir. Bunları neden yazıyorum, bu kadını iyi tanımanız için. 2018 yılında görevden dönerken Van'ın Çatak ilçesinde yolumuzu kesen KCK timi bu kadına bağlıydı. Ben adını ilk defa o tarihte duymuştum.
Dün Casene Mağarası önünde sahnelenen hurda silahları yakma tiyatrosunda, başrol oyuncusu Bese Hozat idi. Bütün erkek ve kadın teröristler gerilla kıyafeti giymesine rağmen Bese Hozat siyah bir kıyafet giymişti. Bildiri metnini Türkçe olarak okuyan da Bese Hozat'tı. Silahları özgür iradeleriyle bıraktıklarını, bundan sonra TBMM de görüşülecek "Demokratik Entegrasyon" yasaları ile hedeflerine ulaşmak istediklerini ifade etmiştir. Yani Anayasa da yapılacak değişiklik ile "Eyalet Sistemine" geçileceğini ima etmiştir. Bu gün Almanya basınında Bese Hozat'ın ileride Türkiye'ye döneceği ve Milletvekili olmak istediği yer almıştır.
Bese Hozat adlı kadını iyi tanıyın diye boşuna söylemiyorum. Gelecek yıllarda karşımıza "Hülya Oran" adında bir Milletvekili olarak çıkacaktır. CIA ve MOSSAD elemanlarının kendisini binbir vaatle, Terörsüz Türkiye Sürecine ikna ettikleri söylenmektedir. Demokratik Entegrasyon Yasalarının Hülya Oran üzerinden yürütüleceği bilinmektedir. Zaten Abdullah Öcalan Kürt sorununu Demokratik Konfedaralizm ile çözeceğiz demiştir. Bu model ABD'li yazar Murray Bookchine aittir. Sonuçta kılavuzun kim olduğu ortadadır.
Hurda silahları yakma tiyatrosundan sonra, AKP bugün Kızılcahamam da kampa girmiştir. Erdoğan toplantının açılışında yaptığı konuşmada, tarihi dedikleri açıklamayı yapmıştır. Bundan sonra yolumuza AKP+MHP+DEM işbirliği ile devam etme kararı aldık demiştir. Böylece HÜDAPAR'dan sonra DEM Parti de, Cumhur İttifakına dahil olmuştur. Erdoğan, merak etmeyin biz ne yaptığımızı biliyoruz diyor. İyi de millet ne yaptığınızı bilmiyor.Tarih tekerrürden ibarettir derler, çok doğrudur. Tarihteki "Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası" Cumhur İttifakının bünyesinde yeniden vücut bulmuştur. TBMM de 401 oyu buldukları takdirde, referanduma gerek kalmadan Anayasayı değiştireceklerdir. Ulus devlete elveda denilmesi planlanmaktadır.
Türkiye de bütün bunlar olurken, Özgür Özel'in dolu meydanlara hitap etmesinin, Musavat Dervişoğlu'nun haftada bir gün grup toplantısında, tank gürlemesi gibi konuşmasının hiçbir anlamı yoktur. Korkusundan kaplumbağa gibi kabuğuna çekilmiş olan Ümit Özdağ, zaten fiilen siyasete veda etmiştir. Türkiye öyle bir yola girdi ki, gelişmeler Silivri tutuklularının önüne geçmiştir. Halen bugün bile tüm muhalefet partileri "Eylem Birliği" yapma konusunda karar almıyorlarsa olay bitmiştir. Demekki Küresel Güçler iktidardan önce muhalefeti ayarlamışlardır. Sözün bittiği, kalemin sustuğu yerdeyiz.