* Fahrettin Demir
Türkiye'de son günlerde yaşanan olayları akademik olarak analiz ettiğimde
Rakiplerini zayıflatma veya etkisiz hale getirme açısından Tayyip Erdoğan ve otoriter liderler arasında bazı benzerlikler bulunabilir. Ancak her liderin yöntemi, kullandığı araçlar ve siyasi bağlam farklıdır. Aşağıda, Erdoğan’ın uygulamaları ile Hitler, Mussolini ve Saddam gibi liderlerin taktikleri arasındaki benzerlikleri ve farkları analiz ediyorum:
1. Siyasi Rakiplerin Baskılanması
Erdoğan: Muhalefeti zayıflatmak için yargı mekanizmasını kullanma, siyasi yasaklar getirme, medya kontrolüyle muhalif sesleri susturma gibi yöntemlere başvurdu. Örneğin, HDP’nin birçok üyesi tutuklandı, CHP’li bazı belediye başkanları hakkında davalar açıldı ve tutuklandı.
Hitler: Rakiplerini tamamen ortadan kaldırdı. 1933'te Reichstag Yangını’nı bahane ederek Komünist Parti’yi yasakladı, 1934'te Uzun Bıçaklar Gecesi ile SA liderlerini ve rakiplerini öldürttü.
Mussolini: Rakip partileri yasakladı, liderlerini sürgüne gönderdi veya suikastle ortadan kaldırdı. Muhalefeti tamamen yok ederek tek parti yönetimine geçti.
Saddam: Siyasi rakiplerini genellikle fiziksel olarak ortadan kaldırdı. 1979’da yaptığı bir parti toplantısında rakiplerini isimleriyle çağırarak infaz edilmelerini sağladı.
Benzerlik: Erdoğan ve diğer otoriter liderler, rakiplerini zayıflatmak için devlet gücünü kullanmıştır.
Fark: Erdoğan, doğrudan fiziksel yok etme veya kitlesel infazlar gibi yöntemlere başvurmamış, daha çok yargı ve medya baskısını kullanmıştır.
2. Medya ve Propaganda Kullanımı
Erdoğan: Medya üzerindeki kontrolü artırarak muhalif gazeteleri ve televizyon kanallarını kapattı veya yandaş iş insanlarına devretti. Sosyal medya yasalarıyla dijital ortamda da kontrol sağladı.
Hitler: Joseph Goebbels’in liderliğinde propaganda bakanlığı kurdu. Radyo, gazete ve filmleri kullanarak Nazi ideolojisini yaydı.
Mussolini: Devlet destekli propaganda ile kendisini "Duce" (Lider) olarak halkın gözünde yüceltti.
Saddam: Devlet televizyonları Saddam’ın her anını gösteren yayınlar yaparak halkın ona bağlılığını artırdı.
Benzerlik: Erdoğan ve diğer liderler medya üzerindeki baskıyı artırarak kendi propagandalarını ön plana çıkarmıştır.
Fark: Hitler ve Mussolini tamamen devlet kontrolündeki bir medya düzeni kurarken, Türkiye'de hâlâ bağımsız bazı medya organları var.
3. Yargıyı Kullanarak Rakipleri Etkisizleştirme
Erdoğan: Yargıyı siyasileştirerek muhalif liderler ve gazeteciler hakkında davalar açtı. Örneğin, Ekrem İmamoğlu'na siyasi yasak getirme girişimi veya Selahattin Demirtaş’ın uzun süre hapiste tutulması.
Hitler: 1933’te özel mahkemeler kurarak muhaliflerini yargılayıp hapse attı ya da idam ettirdi.
Mussolini: Faşist mahkemeler kurarak muhalifleri sürgüne gönderdi veya öldürttü.
Saddam: Yargıyı tamamen kontrol ederek kendisine rakip olanları ölüm cezalarına çarptırdı.
Benzerlik: Erdoğan ve diğer otoriter liderler, yargıyı bir baskı aracı olarak kullanmıştır.
Fark: Türkiye’de hâlâ bazı mahkemeler bağımsız kararlar alabilirken, Hitler ve Saddam dönemlerinde yargı tamamen göstermelikti.
4. Devlet Bürokrasisini Kendi Kontrolüne Alma
Erdoğan: 2016’daki darbe girişiminden sonra 100.000’den fazla devlet memurunu KHK’larla ihraç etti. Polis, ordu ve istihbaratta kendisine sadık kadrolar oluşturdu.
Hitler: Nazi ideolojisine bağlı bir devlet bürokrasisi oluşturdu. Orduyu tamamen kendi kontrolüne aldı.
Mussolini: Devletin her kademesini Faşist Parti üyeleriyle doldurdu.
Saddam: Devlet kadrolarını Baas Partisi üyeleriyle şekillendirdi.
Benzerlik: Erdoğan ve diğer liderler, devleti kendi politik ajandalarına uygun olarak yeniden şekillendirmiştir.
Fark: Hitler ve Mussolini, tamamen tek parti yönetimine geçerken, Erdoğan çok partili sistemi sürdürmüştür.
Genel Değerlendirme
Erdoğan, rakiplerini zayıflatma konusunda otoriter eğilimler sergileyerek yargı, medya ve devlet gücünü kullanmıştır. Ancak, Hitler, Mussolini ve Saddam gibi liderlerden farklı olarak fiziksel şiddet, toplu infazlar veya tamamen tek parti diktatörlüğü gibi aşırı yöntemlere başvurmamıştır. Türkiye'de hâlâ seçimler yapılıyor ve muhalefet tamamen yok edilmemiştir.
Yani, yöntemler açısından benzerlikler olsa da, Erdoğan’ın uygulamaları daha çok "seçimli otoriterlik" modeline yakındır ve tam anlamıyla bir diktatörlükle birebir kıyaslanamaz.
Umuyorum ki ileride bu benzerlikler daha da artmaz.
FACEBOOK YORUMLAR